Doğa ve Kültürün Ötesinde
Yazar: Philippe Descola
Yayınevi: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
Tür: Antropoloji
Sayfa sayısı: 376
Kapak türü: karton
Kağıt türü: 2. Hamur
Seri: Kavram ve Pratikler
Dil: Türkçe
Baskı: 2013
Barkod: 9786053993155
Ünlü antropolog Claude Lévi-Strauss’un varisi olarak devraldığı Sosyal Antropoloji Laboratuvarı’nı yöneten Philippe Descola, Doğa ve Kültür’ün Ötesinde adlı bu eserinde, Batı’nın doğa ile kültür arasında yapageldiği ayrımın başka toplumlarda bu şekilde kurulmadığını gösterirken, bu konuda hâkim olan natüralist bakış açısını da antropolojik bir tahlile tabi tutuyor.
Amazon ormanlarında yıllar süren saha çalışması ile bir dizi başka araştırmanın sonuçlarını karşılaştıran Descola, insanların çevrelerindeki varlıklarla ilişki kurma biçimlerinin sonsuz olmadığını, onlara içsellik ve fiziksellik atfetme biçimlerinin dört temel ontolojiye ayrılabileceğini savunuyor: İnsan olan ve olmayanlar arasında maddi ve manevi sürekliliği öne çıkaran totemizm; dünyanın öğeleri arasında bir süreksizlikler ağı gören analojizm; insan olmayanlara insanların içselliğini atfederken, onları birbirlerinden bedenleriyle ayıran animizm ve bizi insan olmayanlara maddi sürekliliklerle bağlarken, aynı zamanda kültürel yetilerimizle de onlardan ayıran natüralizm.
Gerçek anlamda “çevre”den kast ettiğimizin ne olduğunu, kimi varlıkları kendimizden keskin bir kopuşla ayırma biçimimizin neye dayandığını anlamak için, belki de kendi ontolojimizin diğer ontolojilerle radikal bir biçimde karşılaştırılması gerekiyordu. İşte, Philippe Descola bu kitabında, Avustralya yerlilerinin rüya resimlerinden Amazon ormanlarındaki animist maskelere, Sibirya platolarındaki kabilelerin mübadele geleneklerinden natüralist Batı’nın “doğa” adını verdiği alanı en ince noktasına kadar, antropoloji için bir devrim sayılabilecek böylesi radikal bir karşılaştırmaya girişiyor. Bu anlamda yazar, “kültür antropolojisine; insanların hayata geçirdikleri ve onun sayesinde kendilerini nesnelleştirdikleri, kendilerindeki bu parçaya ve dünyaya açık duran bir doğa antropolojisinin eşlik etmesini” savunuyor.
Fransa’da yayınlanmasının ardından, yalnızca antropolojide değil, sosyal bilimler ve felsefe alanlarında da bir klasik olarak değerlendirilen bu önemli çalışma, insan olmayanlar ile kurduğumuz ilişkiyi derinden sarsacak bir güce sahip. Zenginliği ve kapsamıyla, önümüzdeki yıllarda zorunlu olarak kullanılacak bir referans olacak bu kitap, antropolojik düşünceye yeni bir başlangıç noktası sağlıyor.
Claude Lévi-Strauss
Bu şüphesiz Claude Lévi-Strauss’un Yapısal Antropoloji’sinden beri Fransa’da antropoloji alanında çıkmış en önemli kitap. Ancak bu sefer, yoğun eleştirilere maruz kalan yapı kavramı antropolojinin kendisini dönüştürmek için kullanılıyor, zira bizzat doğa kavramı tartışılmaz bir veri olmaktan çıkıp tarihsel bir araştırma konusuna dönüşüyor. Philippe Descola’nın derin ve klasik anlatımı, çok sayıda etnografik çalışmayı yeniden yorumlarken, aynı zamanda bu disiplinin tüm önemli kavramlarını da yeniden ele alıyor. İnsanın dünyayı giderek daha çok dönüştürdüğü, kimilerinin “antroposen” olarak adlandırdığı bu dönemde, doğa ve kültürün yerine neyin geçeceğini soranların bu başyapıtı mutlaka okuması gerekiyor.
Bruno Latour
Çok az kitap, yeni temeller üzerine, yerleşmiş düşünce tarzına karşı çıkacak sorular üretebilir… Buna rağmen, Descola kitabında bunu başarıyor. Bu, coşkuyla karşılanacak önemli bir kitap.
Le Monde