Yazar: Mustafa Yuka

Yayınevi: Fabulinus

Tür: Tarihi Roman

Sayfa sayısı: 462

Kapak türü: karton

Kağıt türü: 2. Hamur

Dil: Türkçe

Baskı: 2013

Barkod: 9786054757091

Yıl 1239. Alaattin Keykubat zehirlenerek öldürülmüş, yerine oğlu 2. Gıyaseddin Anadolu Selçuk padişahı olmuştu.

Konya Selçuklu Sarayı, Sadrazam Sadettin Köpek ve Makberi Hatun'un entrikaları ile çalkalanıyordu.Anadoluda İslam, Ehli Beyt ve Ehli sünnet diye ikiye ayrılıyordu.

Göçer aşiretler "İkta" denilen vergi ile mallarını her geçen gün biraz daha kaybediyorlardı.
Harzemşah toprakları Moğolların istilasına uğramış,Türkmenler akın akın Anadolu'ya göç ediyorlardı. Selçuklu Krallığı bu göçü doğu illerinde bekletiyordu.

Sarayda padişah hanımları, oğullarını padişah yapmak için uğraşırken oğullarını ve kendilerini tehlikeye atıyorlardı.

Halk Ehli Beyt ve Ehli Sünnet diye ikiye ayrılmıştır.Ehli Beyt yanlıları çoğunlukta ama saray Ehli Sünnet'ti.

Baba İshak Adıyaman Samsat'ta, Baba İlyas ise Amasya'nın Çat köyünde dergahını kurarlar. Her ikisi de Horasan göçmeniydi.

Baba İlyas bütün Horasan pirlerinin başıydı.

Sarayda, Saddetin Köpek bu iki dergahı yok etmek için elinden gelen her şeyi yaptı,ama başaramadı.

Bu huzursuzluk Baba İshak ve Baba İlyas pirlerinin ayaklanmasına neden oldu. Baba İshak ve Baba İlyas'ın birlikte ayaklanması tarihe Babailer Ayaklanması olarak geçti. Babailer bütün ezilen insanları temsil ediyorlardı.

Bu kitap bir tarih kitabı değildir ama, konuların tamamı tarihin gerçeklerinden seçildi.
Kırşehir'in Malya ovasında Kiralık Grek ve Gürcü askerleri tarafından Anadolu halklarının en büyük direnişi çok kanlı bastırıldı.

"Köy, kentin üzerine yürüdü. Kölece çalışmanın perişan ettiği köylülerle, zulmedici feodaller arasındaki karşıtlıktan yükselen gerçek bir sınıf savaşımıydı. Eski düzen, köylüleri, barış zamanında feodal için çalışmaya, savaş zamanında ise onun uğrunda kan dökmeye zorluyordu."
Gordlevski

"Babai ayaklanmasının, Türkmenliğin artan öneminin ve Sultanlığın feodal çözülüşünün ifadesi olduğu söylenmelidir. İsyan aynı zamanda anti-feodal özellikler edindi ve böylece bir sınıf savaşı kimliğine büründü."
Ernst Werner